Dolar 41,9436
Euro 49,0046
Altın 5.734,98
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tokat 13°C
Çok Bulutlu
Tokat
13°C
Çok Bulutlu
Sal 17°C
Çar 17°C
Per 20°C
Cum 22°C

Habeşistan’a İkinci Hicret

Habeşistan’a ikinci hicret ne zaman gerçekleşmiştir? Habeşistan’a ikinci hicrete kaç kişi katılmıştır?

Habeşistan’a İkinci Hicret
REKLAM ALANI
20.10.2025 05:00
1

Müşriklerin baskılarının gittikçe artması üzerine Birinci Habeş hicretinden bir yıl sonra Câfer b. Ebû Tâlib’in başkanlığında seksen iki erkek ve on sekiz kadından oluşan bir grup Müslüman daha Habeşistan’a hicret etti. Bu muhâcirlerin isim listeleri kaynaklarımızda yer almaktadır. Kureyş müşrikleri hicret eden Müslümanlara iltica hakkı tanınmaması ve onları ülkesinden çıkarması için Amr b. Âs ve Abdullah b. Ebû Rebîa’yı birtakım hediyelerle Habeşistan Hükümdarı Necâşî Ashame’ye elçi olarak gönderdiler. Hükümdar elçilerin taleplerini dinledikten sonra muhacirlerin ifadesine başvurmaya karar verdi. Saray erkânı ve Hristiyan din adamlarının huzurunda muhacirleri temsilen Câfer b. Ebû Tâlib konuştu. O sırada 25 yaşlarında bir genç olan Câfer, büyük bir cesâret, maharet ve açıklıkla Cahiliye inanç, örf ve adetleriyle İslâm’ın getirdiklerini mukayese etti. İslâm’ın inançlarını ortaya koyarak yurtlarını terketme sebeplerini açıkladı. Hz. Peygamber’in daha henüz İslâm’ın ilk yıllarında getirdiği yenilikleri veciz ve edebî bir üslupla dile getiren bu konuşmayı öneminden dolayı aşağıya alıyoruz:

“Ey hükümdar! Biz bilgisizlik ve barbarlık içinde yaşayan câhiliye halkı idik. Putlara tapıyor, ölü eti yiyor, ahlaksızlık yapıyor, akrabalık bağlarını çiğniyor ve komşuluk haklarını tanımıyorduk. Güçlülerimiz zayıflarımızı eziyordu. Biz böyle bir yaşantı içinde iken, Allah bize, aramızdan, soyunu, doğruluğunu, güvenilirliğini ve namusluluğunu bildiğimiz bir Peygamber gönderdi. Bu Peygamber bizi, Allah’ı bir bilmeye ve ona ibadet etmeye, bizim ve babalarımızın taptığımız taşları ve putları bırakmaya çağırdı. Bize doğru söylemeyi, emaneti sahibine vermeyi, akrabalık bağlarına saygı göstermeyi, komşuluk haklarını tanımayı, cinayetten ve kan dökmekten vazgeçmeyi emretti. Ahlaksızlık yapmayı, yalancı şahitlik etmeyi, öksüzün malını yemeyi ve namuslu kadınlara iftira etmeyi yasakladı. Bundan başka bu Peygamber bize, sadece Allah’a ibadet etmemizi ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamamızı emretti. Bize namazı, zekâtı ve orucu emretti.62 Biz de onu tasdik ettik ve inandık. Allah tarafından kendisine bildirilenlere uyduk. Yalnız O’na ibadet ettik. O’na hiçbir şeyi ortak koşmadık. Bize yasakladıklarını bıraktık. Helal kıldıklarını helal kabul ettik. Fakat kabilemiz bize saldırdı. Bize işkence yaptılar. Yüce Allah yerine, putlara tapmaya dönmek için bizi dinimizden ayırmaya ve daha önce serbestçe işlediğimiz kötülükleri işlemeye zorladılar. Böylece bize kahır ve zulümle baskı yapıp dinimize inanmaya engel oldukları zaman, senin ülkene göç ettik. Seni başkalarına tercih ettik. Senin koruyuculuğunu istedik. Yanında bize zulüm yapılmayacağını umduk”.

ARA REKLAM ALANI

Bunun üzerine Necâşî, Câfer’e “Allah tarafından Peygamberinize indirilenlerden senin yanında var mı?” diye sormuş, Câfer ona “Evet var” cevabını vermiş. Necâşî okumasını isteyince Câfer ona Meryem Sûresini okumuştur. Bunun üzerine Necâşî Müslümanları iade etmemeye karar vermiştir. Ertesi gün elçiler bu defa Müslümanların Hz. İsa hakkında kötü şeyler düşündüklerini söyleyerek Necâşî’yi tahrik etmeye çalışmışlardır. Necâşî de Müslümanları tekrar çağırarak Hz. İsâ hakkında ne düşündüklerini sormuştur. Câfer de: “Onun hakkında biz Peygamberimizin bize getirdiklerini söyleriz. O, Allah’ın kulu, elçisi, rûhu ve Meryem’e verdiği ol emri (kelimesi) dir” demiştir.63

Câfer b. Ebû Tâlib’in anlattıklarından etkilenen ve hatta Müslüman olduğu bile söylenen Necâşî, muhâcirlerin, ülkesinde güvenlik içinde yaşayabileceklerini bildirmiş, onları Kureyş müşriklerinin elçilerine teslim etmemiştir; Kureyş heyetinin hediyelerini de geri vermiştir. Müşriklerin elçileri kendilerine verilen görevi başaramadan Mekke’ye elleri boş olarak gelmişlerdir. Muhacirlerden bazıları çeşitli zamanlarda kendi istekleriyle Mekke’ye ve Medine’ye geri dönmüşlerdir. İbn Sa’d’ın64 verdiği bilgiye göre Hz. Peygamber’in Medine’ye hicret ettiğini duyunca Habeşistan’a giden muhacirlerden otuz üçü erkek ve sekizi kadın olmak üzere kırk bir kişi geri dönmüştür. Bunlardan ikisi Mekke’de vefat etmiş; yedi kişi de Mekke’de hapse atılmıştır. Yirmi dördü Bedir Savaşı’na katılmıştır. İçlerinde Câfer’in de bulunduğu son kafile, 7/628 yılında Hayber’in fethi esnasında gelmiştir.

KAYNAKÇA:

62. Orucun hicretin ikinci yılında farz kılındığı dikkate alınırsa, bu konuşmada yer alan oruçla ilgili ifadenin daha sonraki bir dönemde râvîler tarafından ilave edilmiş olabileceği ihtimal dahilinde bulunmaktadır.

63. İbn İshak, s. 195-196; İbn Hişâm, I, 336.

64. İbn Sa’d, I, 207-208.

Kaynak: Diyanet Haber

REKLAM ALANI
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.